Günümüzden yaklaşık bin 600 yıl önce İstanbul’u korumak için inşa edilen Anastasios Surları, Kuzey Ormanları’nın Çatalca kıyılarında hala görülebiliyor. “Uzun Duvar” olarak da bilinen Anastasios Surları, Çin Seddi’nden sonra en ihtişamlı savunma duvarı olarak gösteriliyor.
Yaklaşık bin 600 yıllık geçmişe sahip
Bizanslılar döneminde 507-512 yılları arasında inşa edilen Anastasios Surları’nın önemli bir kısmı özellikle Çatalca’nın Karadeniz’e uzanan kıyılarında dimdik ayakta duruyor. “Uzun Duvar” olarak da bilinen Anastasios Surları’nın konumuyla ilgili Sanat Tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz şöyle konuşuyor:
“Aşağı yukarı bugünkü Silivri -Antik Selymbria kenti- civarından başlıyor. Karadeniz’e kadar uzanıyor. Marmara Denizi ve Karadeniz arasında bütün Trakya’yı geçen bir duvar bu. Feridun Dirimtekin’in çalışmalarında bu duvar 52 kilometre tespit ediliyor. Bazı araştırmalarda ise 45 kilometre. Herhalde bazı dalgalanmalar var arazide, hesabını dikkatli yapmak gerekiyor. Yaklaşık 50 kilometrelik bir duvardan bahsediyoruz. Silivri’den Karacaköy’e, Evcik Plajı’na uzanan bir hat üzerinde bu duvar.”
Yılmaz, surların günümüze kadar ulaşan kısımları ve yapılış tekniği ile ilgili de ilgili önemli ipuçları veriyor:
“Duvarın yapı malzemesi, iki tarafı kesme taş. Moloz, taş ve harçlar dolu olan ‘sandık duvar’ denilen, tüm surlarda kullanılan bir teknikle yapılmış. Duvarın kalınlığı aşağı yukarı 3 metre civarında. Bugünkü yüksekliği yaklaşık 5-6 metre ama herhalde özgününde bu 10 metreyi buluyor. Bugüne ulaşmamış ama bu duvarın üzerinde birtakım burçların da olduğunu biliyoruz. 1900’lerde bu burçlardan bazıları tespit edilmiş. Aşağı yukarı yarım daire şeklindeymiş bunlarda tuğla da kullanılmış. Zaten bu malzemesine dayalı olarak tarihlendirmeye çalışıyoruz. Bazı bölümleri daha erken bazı bölümleri daha geç… 11’nci yüzyıla kadar imparatorlar bu duvarı sürekli tamir ettirmeye çalışılmışlar.”
İstanbul’u korumak için inşa edildi
Anastasios Surları tıpkı dünyaca ünlü benzerleri gibi kente yapılacak saldırıları engellemek için inşa edilmiş. “Niyet İstanbul’u korumak” diyen Yılmaz, şöyle devam ediyor:
“Ama büyük ordular geldiğinde hiçbir zaman duvar durduramamış bunları. Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Kumanlar, Peçenekler, Balkanlar… Hepsi özellikle de Avrasya bozkırından gelen göçebe halklar, bu duvarı defalarca geçmişler ancak yine de küçük grupların münferit saldırılarına karşı herhalde kenti koruyabiliyordu bu duvar. Biraz vazife görüyordu ki 11’nci yüzyıla kadar onu tamir etmeye çalıştılar. Ama büyük ordular geldiğinde onları durduramadı.”
Karacaköy civarında kilometrelerce uzunluğunda görülüyor
Aradan geçen yüzyıllar sonucunda Anastasios Surları tahrip olmuş. Ancak halen ayakta kalan kısımları da bulunuyor. “Hiç şüphesiz İstanbul, hatta belki de Türkiye’deki en ilginç anıtlardan bir tanesi” diyen Yılmaz, surların bugünkü durumunu şöyle anlatıyor:
“Pek ziyaret edilmiyor, turizm açısından neredeyse hiç bilinmiyor. Güneyde kalan kısımları kısmen 11’inci yüzyıldan sonra önemini kaybedince yapı malzemesi olarak kullanılmış. Taşları dökülmüş ve yakınlardaki köylerde kullanılmış. İstanbul’un Karadeniz kıyılarına yaklaştıkça yerleşim azaldığı için ormanlar içerisinde duvar daha iyi korunabildi. Kilometreler boyunca kuzeyde takip edebiliyoruz. Çatalca sınırları içerisinde, özellikle Karacaköy ve çevresinde orman içerisinde bu duvarın bir yönünde kilometrelerce yürüyebiliyorsunuz.”
Dünyada bir zamanlar tıpkı Anastasios Surları gibi pek çok duvar inşa edildi. Bugün onlardan çok azı ayakta… “Uzun Duvar” bu anlamda da çok önemli bir yapı. Yılmaz, “Çin Seddi’nden sonra dünyada görebileceğiniz bu tür duvarların en ihtişamlısı sanırım bizim Anastasios Surlarımız” diyerek bu önemi vurguluyor.