Sakarya’nın içme suyunun yüzde 90’ını, Kocaeli’nin su ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Sapanca Gölü’ndeki hızlı düşüş, bölgede ciddi bir su krizi endişesi yarattı. Cumhuriyet’e konuşan Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü Başar Alipaça, kentleşme, sanayi, madencilik ve turizm faaliyetlerinin gölü geri dönüşsüz bir kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını belirtti.
KENTLEŞME, SANAYİ VE MADENCİLİK BASKISI
Sapanca Gölü’nün en büyük tehdit unsurları arasında göl çevresinde hızla artan kentleşme, TEM hattı boyunca yoğunlaşan sanayi bölgeleri, yanlış tarım uygulamaları ve madencilik faaliyetlerinin yer aldığını belirten Alipaşa, “Sapanca’nın kuzey kıyılarındaki koruma bantları standartların altında. Sakarya kentsel alanı göle doğru sarkarken, güney kıyısı rant odaklı turizm tesislerinin baskısı altında. Bu da gölün doğal direncini kırıyor” dedi.
‘İKLİM DİRENÇLİ TARIM UYGULAMALARINA GEÇİLMELİ’
İklim krizinin etkilerinin dikkate alınması gerektiğini belirten Alipaşa, sorunun sadece kuraklığa bağlanmasının yanlış olduğunu vurguladı. Alipaşa, “Tüm dünyada kuraklık var, ama göllerin direnci yüksek. Sorun kötü yönetim. Tarımsal sulamalarda göllerden ciddi miktarda su çekiliyor. İklim krizine dirençli tarım uygulamalarına geçilmeden sorun çözülmez” diye konuştu.

‘KORUMA-KULLANMA DENGESİNE DİKKAT EDİLMELİ’
Başar Alipaşa, “Sapanca Gölü’nün beslendiği sudan çok daha fazlası tüketiliyor. Su şirketleri gölü besleyen yer altı sularını alıyorlar ve kolay bir şekilde ruhsat alıp tesislerini kuruyorlar. Bu faaliyetler koruma-kullanma dengesi gözetilmeden yürütülüyor” ifadelerini kullandı.
‘MUHAFAZA ORMANI İLAN EDİLMELİ’
Sapanca Gölü’nün çevresinde orman yangınlarının da ciddi tahribata yol açtığını aktaran Başar Alipaşa, bölgenin korunması için gölün kuzey ormanlarıyla birlikte “muhafaza ormanı” ilan edilmesi gerektiğini söyledi.
SAPANCA GÖLÜ’NDEN TÜPRAŞ DA SU ÇEKİYOR
Sapanca Gölü’nün suyunun çevredeki birçok fabrika tarafından kullanılması dikkat çekiyor. Uzun yıllardır bölgede faaliyet gösteren Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (Tüpraş) de bunların başında geliyor. 2013 yılında medyaya yansıyan haberlerde, şirketin göl suyunu bilinçsizce kullandığı iddia edilmişti. Tüpraş, 2014 yılında yaptığı açıklamada Sapanca Gölü’nden su kullandığını kabul ederken, rafineri faaliyetlerinde ısı ve basınç için suya ihtiyaç duyulduğunu ve olası acil durumlarda emniyetli çalışma koşullarının sağlanabilmesi için suyun hayati önem taşıdığını vurgulamıştı. Şirket, 2005 yılında gölden çekilen su miktarının 12,7 milyon metreküp, 2012’de ise yaklaşık 8,2 milyon metreküp olduğunu belirterek geçmiş verilerle su kullanımını ortaya koymuştu. Tüpraş ayrıca, 1959 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulu olduğu alanın, “Sapanca Gölü’nün kullanımı ve deniz ulaşımı dikkate alınarak” belirlendiğini ve bu çerçevede su kullanımının yasal olduğunu belirtti. Aradan geçen yılların ardından, Tüpraş 2021 yılında yayımladığı bir başka basın bülteninde gölden sanayi suyu çekimini büyük ölçüde azalttığını bildirdi. Açıklamada, “Olağanüstü bir koşul oluşmadıkça, İzmit Rafinerimizde Sapanca Gölü’nden endüstriyel su kullanmıyor, atık su ünitemizde maksimum oranda geri kazanım sağlayarak suyu yeniden kullanıyoruz” ifadelerine yer verildi. Tüpraş, İzmit Rafinerisi’nin su ihtiyacının yaklaşık yüzde 97’sinin geri kazanılmış atık suyla karşılandığını savunurken, göl suyunun “yedek kaynak” olarak hâlâ kullanımda olması dikkat çekti.
![]()
















