Üç doğa koruma örgütü tarafından açılan dava sonucu Danıştay sulak alanlarda tarımsal üretim temelli organize sanayi bölgelerinin açılmasına izin veren yönetmelik maddesinin iptal edilmesine karar verdi.
Özer Akdemir’in Evrensel’de yer alan haberine göre, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Sulak alanlarda tarımsal üretim temelli organize sanayi bölgelerinin açılmasına izin veren maddenin iptal edilmesine karar verdi. Üç doğa koruma örgütü tarafından Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğinde 23 Ekim 2019 tarihinde yapılan değişikliğe karşı açılan dava daha önce Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedilmişti.
AKÇAY SAZLIĞI ÖRNEĞİ
23/10/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 10. maddesinde tampon bölgeler kurulması kaydı ile sulak alanlarda tarıma dayalı organize sanayi bölgeleri kurulmasının önü açılıyordu. Bu değişikliğe karşı açılan davanın Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedilmesine karşı davacı Doğa Derneği, Doğa Araştırmaları Derneği ve WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) kararı temyiz etmişlerdi.
Çevre örgütleri Danıştay Dairesinin kararında sulak alanda yapılacak olan besicilik ya da seracılık faaliyetlerini kapsayacak olan tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin (TDİOSB) sulak alana zarar vermeyeceğinin kabul edildiği, bu yaklaşımın son derece hatalı olduğunu dile getirdi. 6. Dairenin hukuka aykırı kararı neticesinde TDİOSB projelerinin sulak alanlara nasıl zarar verdiğine dair Edremit Akçay Sazlığı örneğine dikkat çeken kurumlar seracılık adı altında sulak alanın bir bölümünün doldurulduğu bu alanda seracılık faaliyeti dahi olsa artık ortada sulak alanı destelemek amaçlı bir tarımsal faaliyetten bahsetmenin mümkün olmadığını dile getirdi. Kurumlar bir sulak alan doldurulmadan üzerinde besicilik ya da seracılık amaçlı dahi olsa TDİOSB yapmanın imkansız olduğunu belirterek sulak alanların yok olmasına sebep olacak bu düzenleme nin hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
DİDDK KARARININ GEREKÇELERİ
Dosyayı inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) oy çokluğu ile aldığı kararda “dava konusu düzenleme kapsamında sulak alanı destekleyen tarımsal üretime dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi ibaresinin içeriğinin yeterince somutlaştırılmadığı, uygulamada bu ibarenin kapsamının belirlenmesi noktasında yaşanabilecek duraksamaların önüne geçilebilmesi bakımından açık ve net kriterlerin belirlenmediği, bu nedenle anılan ibareden ne anlaşılması gerektiği hususunun belirsiz kaldığı ve bu belirsizliğin de sulak alanların yukarıda yer verilen Kanun hükümleri ve Sözleşme maddelerinde öngörüldüğü şekilde korunmasını tehlikeye düşürebileceği anlaşıldığından dava konusu düzenlemenin hukuki belirlilik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır” dedi.
“UMUT VERİCİ BİR KARAR”
Kararla ilgili görüşlerini aldığımız davacı kurumların avukatı Cem Altıparmak şu değerlendirmeyi yaptı: “İklim krizinin yıkıcı sonuçlarını ağır bir şekilde yaşıyoruz. Sulak alanlar bu yıkımdan en çok etkilenen alanlar. Devletlerin hatalı tarım ve su politikaları sebebiyle yok olan sulak alanları korumak bir iklim ve aynı zamanda afet riskini azaltma politikası olmak zorundayken Türkiye, bu davada olduğu gibi iklim değişikliği ile mücadele ve afet risk azaltma öncelikleriyle tamamen uyumsuz işler yapıyor. Adına istediğiniz kadar “tarıma dayalı” deyin, sulak alanlarda yapılmak istenen şey bir organize sanayi bölgesidir. OSB kurmak için de o sulak alanı tamamen doldurmak ve kurutmak zorundasınız. Edremit Akçay Sulak Alanının başına gelen şey tam da bu oldu. Bu durum ise Türkiye’nin sulak alanları korumaya yönelik her türlü ulusal ve uluslararası taahhütlerine aykırı. DİDDK’nın bu kararı ağır bir yok oluş yaşayan sulak alanların korunmasına yönelik umut verici bir gelişme oldu.