İstanbul’un son su, tarım ve orman alanlarını da inşaat yağmasına açan Kanal İstanbul projesinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yeniden düğmeye basıldı. TOKİ, Kanal güzergâhında onlarca yeni ihale düzenledi. Sazlıdere Barajı havza koruma alanlarına toplam 24 bin 160 konut, bin 121 işyeri, yedi cami ve altı okul yapılacağı belirtildi. 17 Mart 2025 ile 15 Nisan 2025 tarihleri arasında sözleşmeleri imzalanan 23 ihale kapsamında harcanan para, 45 milyar 242 milyon TL olarak kayıtlara geçti.
Mustafa Bildircin’in Birgün’de yer alan haberine göre, muhalefetin tüm itirazlarına rağmen yapımına devam edilen proje, imar planı değişiklikleri ve arazi satışları ile gündeme geldi. Projenin yaratacağı ekolojik tahribatı ortaya koyan raporların yanı sıra yargı da Kanal İstanbul Projesi’nin rezerv alan ilanı ve çevre düzeni planı kararlarını Aralık 2024’te iptal etti.
TOKİ’DEN 45,2 MİLYAR TL
İstanbul’un felaketi olacağı belirtilen Kanal İstanbul projesinde, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yeniden düğmeye basıldı. TOKİ, Kanal İstanbul güzergâhında onlarca yeni ihale düzenledi. İhaleler kapsamında, Sazlıdere Barajı’nın kıyısına toplam 24 bin 160 konut, bin 121 işyeri, yedi cami ve altı okul yapılacağı belirtildi. 17 Mart 2025 ile 15 Nisan 2025 tarihleri arasında sözleşmeleri imzalanan 23 ihale kapsamında harcanan para, 45 milyar 242 milyon TL olarak kayıtlara geçti.
PARA YUTAN YOLLAR
Kamuoyunun tepkisini çeken Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik tartışmaların ardından gözlerin çevrildiği konu başlıklarından biri de projenin bağlantı yolları oldu. BirGün, Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı’nda yer alan yatırım kalemlerine mercek tuttu.
Proje kapsamındaki bağlantı yollarının yapımı ve etüt projeleri için ilk yatırım ödeneği, 2016 yılında verildi. 2016’da proje tutarı, 5 milyar 380 milyon TL ile ifade edildi. Kanal İstanbul Projesi’nin bağlantı yollarının yatırım bütçesi, 2017 yılında ise 5 milyar 767 milyon TL’ye yükseltildi. Proje kapsamında 2017 yılının sonunda yalnızca 2 milyon 724 milyon TL’lik harcamaya imza atıldı.
Tüm tepkilere karşın iktidarın yapımı için adeta inat ettiği projenin bağlantı yollarının maliyeti, 2018 yılında 6 milyar 205 milyon TL’ye çıktı. Projenin yatırım bütçesinde, 2019 yılı itibarıyla ise çarpıcı artış kaydedildi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı verilerine göre, Kanal İstanbul Projesi’nin bağlantı yollarının proje tutarı, 2019-2025 döneminde yıllara göre şöyle sıralandı:
• 2019: 7 milyar 217 milyon TL
• 2020: 7 milyar 845 milyon TL
• 2021: 8 milyar 629 milyon TL
• 2022: 9 milyar 751 milyon TL
• 2023: 12 milyar 871 milyon TL
• 2024: 19 milyar 50 milyon TL
• 2025: 24 milyar 896 milyon TL
BAKANLIĞIN ISRARI
TOKİ ihaleleri ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı’nın yanı sıra, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın stratejik planları da Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik ısrarı ortaya koydu.
Projenin yargı süreçlerinde de yıllar itibarıyla dikkati çeken gelişmeler yaşandı. İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi, yurttaşların yanı sıra çok sayıda bilim insanının da karşı çıktığı projenin çevre düzeni planının, “Hukuka aykırılık” gerekçesiyle Ekim 2024’te iptaline hükmetti. İptal kararında, rezerv yapı alanı kararının gerekli bilimsel ve teknik analizler yapılmadan alındığının altı çizildi. Mahkeme, rezerv yapı alanı ilan edilen bölgelerin, İstanbul’un orman, tarım ve su havzaları gibi korunması gereken doğal alanlarını içerdiğini da kararı ile kayda geçirdi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Pelin Pınar Giritlioğlu, Kanal İstanbul Projesi’nin, “Su yolu” ve “Gayrimenkul” olarak iyi ayağı bulunduğunu söyledi. Su yolu projesinin kaynak temin edilememesi nedeniyle ağır ilerlediğinin altını çizen Giritlioğlu, şunları dile getirdi: “TMMOB olarak en baştan beri işaret ettiğimiz, bu projenin bir rant projesi olduğuydu. Bunda da haklı olduğumuzu yapılan ihaleler ile gördük. Öte yandan, 2011 yılından beri kapalı kapılar ardında tapuların el değiştirmesi de haklılığımızı tasdikledi. Buralarda yapılan konut projelerinin niteliğine baktığımız zaman da bunun bir rant projesi olduğunu görüyoruz. Milyonlarca metrekare alan yapılaşmaya açıldı şu ana kadar. Yapılaşmaya açılan alanlar, hassas ekolojik alanlarımız…
“SİYASİ PROJE”
“Projeye ilişkin planlar askıya çıktığı andan itibaren davalar açtık. Bunlar, jet hızıyla kaybedildi. Bu da çok siyasi bir proje olduğunu açık bir şekilde bize gösterdi. Yürütmeyi durdurma kararları da verilmedi şu anda davalarımız devam ediyor. Üst mahkemelere itirazlarımızı ilettik. Davalar sonuçlanmadı ve bu rant projesi durmasın diye daha davalar bitmeden süreç tamamlanmaya çalışılıyor.”
Giritlioğlu, Kanal İstanbul kapsamında yapan konut projelerinin de “Sosyal konut projesi” olarak tanımlanamayacağının altını çizdi. Türkiye’de AKP döneminde sosyal konut inşa edilmediğini ifade eden Giritlioğlu, “Projeler, sosyal konut bile olsa bu bölgeye yapılmamalıydı. Burası kentin hassas ekolojik alanları, üstelik fay hatta geçen bir bölge. İktidar eliyle yapay risk oluşturuluyor bu bölgede” ifadelerini kullandı. Siyasi gündemin karmaşası nedeniyle projedeki işlerin hızlandırılmasına da tepki gösteren Giritlioğlu, “Ortada büyük bir rant var. Amaç, davalar sonuçlanmadan buradaki işleri tamamlamak ve geri dönüşü olmayan bir noktaya getirmek” diye konuştu.
YAPILMASA DAHİ BİR RANT OLUŞTURULDU
Kanal İstanbul’a yönelik araştırmaları bulunan Araştırmacı Yazar Cihan Uzunçarşılı Baysal ise şunları söyledi: “Sayın Başkan Ekrem İmamoğlu’na tamamen katılıyorum. Tam bir rant projesi. Şu an burası imar planları üzerinden yurtdışına pazarlanıyor. Özellikle Körfez ülkelerinden buraya ilgi olduğunu da biliyoruz. Tüm dünyada bir ‘yeni şehir’ çılgınlığı var. Okyanuslarda, çöllerde ve Kanal projesindeki gibi tarım alanlarında yeni şehirler yükseliyor. Köylünün toprakları gasp ediliyor. Özetle Kanal yapılmasa dahi –ki ben yapılmayacağını düşünüyorum- burada bir emlak rant oluşturuldu. Amaçlanan da zaten buydu. Köylünün uzun süre çivi çakamadığı, dolaysıyla da üç kuruş etmeyen arazileri emlak rantıyla tavan yaptı. 3. Havalimanı projesinde de bunun olduğunu biliyoruz. Sermaye grupları havalimanı yapılmadan önce arazileri çok düşük fiyata alıp daha sonra çok yüksek fiyatlara sattı. Ülker’in Dursunköy’de bunu yaptığını biliyoruz. Ayrıca İstanbul’un son kalan akciğerleri de burada. Sazlıdere Barajı da kirlenecek. Köylünün topraksızlaşmasını da göreceğiz. Barınma sorunu artacak. Ucuz emek gücü olarak bu insanları kent merkezinde göreceğiz. Tekrar söylüyorum: Kanal yapılmasa dahi bir emlak rantı, arazi rantı oluşturuldu.”
İmamoğlu ve beraberindekilere yönelik operasyona dikkat çeken Uzunçarşılı, “Son açıklanan planlara karşı TMMOB Mimarlar Odası dava açmıştı. Hukuki süreç devam ediyor. Ve son olarak, bu devasa ranta karşı duran İBB yönetimi ve şehir plancı arkadaşların tutuklanmalarına şaşmıyoruz! Kanal, ‘İstanbul’a ihanet ettik’ açıklamasının en tavan noktası, ihanetlerin en büyüğüdür” dedi.
∗∗∗
PROJEYE NEDEN KARŞI ÇIKILIYOR?
Projeye yönelik itirazlar, özetle şöyle sıralanıyor:Kanal’ın muhafaza ormanı olan orman ekosistemleri, 13’ü endemik 73 tehlike altında bitki türünü barındırıyor. Projenin, ekosistemi geri dönülemeyecek zararlar vermesi bekleniyor. Artan nüfus nedeniyle giderek büyüyen İstanbul’un su ihtiyacının karşılanmasında destek olarak kullanılan Sazlıdere Barajı’ndaki su kaynaklarının kullanılmasının da proje ile mümkün olmaktan çıkarılacağı kaydediliyor. Sazlıdere’nin tamamıyla tuzlu suyla dolacağı ifade ediliyor. Toplam 20 binden fazla kuş, proje alanında bulunan Küçükçekmece Gölü’nde kışı geçiriyor. Proje ile sulak alanın yok olmasıyla birlikte kuşlar konaklamak için başka alanlar bulmak zorunda kalacağı belirtiliyor. Kanal projesinin beklenen diğer bir olumsuz etkisinin de “Kıyı dolgusuyla kıyıların tahrip edilmesi” şeklinde kayda geçiriliyor.
∗∗∗
İPA’DAN DA UYARI VAR
İstanbul Planlama Ajansı da geçen aylarda paylaştığı raporu paylaştı. Raporda şu ifadelerle projenin ranta yönelik olduğuna dikkat çekilmişti: “Projenin uluslararası pazarlarda tanıtımı ve özellikle Arap Yarımadası’na yönelik reklam kampanyaları, projenin kamu yararından ziyade ticari kazanç sağlama hedefi taşıdığını göstermektedir. Dolayısıyla, İstanbul ve çevresinde yaşayan insanların yaşam kalitesini düşürecek, bölgenin doğal kaynaklarını ve ekosistemini yok edecek bu projenin, bilimsel, ekonomik ve çevresel temellerle değerlendirildiğinde İstanbul için nasıl bir tehdit niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.” Dünkü paylaşımda da şunlar vurgulandı:
• 20.000 futbol sahası büyüklüğünde tarım alanı yok edilecek.
• 394 bin ağaç kesilecek, 287 hektarlık muhafaza ormanı da zarar görecek.
Öte yandan projeye ilişkin başta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olak üzere İPA Başkanı Buğra Gökce, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün gibi isimler projeye ilişkin paylaşımlarında bölgedeki inşaat çalışmalarına dikkat çekti. İmamoğlu, “Yokluğumu fırsat bilip Kanal İstanbul denen rant ve talan projesi uğruna Avrupa Yakası’nın en önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nın etrafında 24 bin konutun inşaatını başlattılar” ifadelerini kullandı.