Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, Marmara Denizi’nde yoğunlaşan deniz salyasının (müsilajın), mercanların üzerini kaplayarak dallarında ölüme yol açabilecek nekrotik bozulmalara neden olduğunu söyledi.
Gülseli Kenarlı’nın AA’da yer alan haberine göre, Marmara Denizi’ndeki varlığını sürdüren müsilaj, gün geçtikçe deniz tabanına daha fazla çökerek buradaki canlı yaşamını tehdit ederken deniz canlılarına yuvalama ve yavrulama alanları sağlama özelliği ile deniz ekosisteminde büyük öneme sahip mercanlar da risk altında bulunuyor. Son gözlemlere göre deniz tabanındaki müsilaj Prens Adaları ile Marmara Adası ve Avşa Adası çevresinde bulunan mercan kolonilerinin üstünü kaplamaya başladı.
Marmara Denizi’ndeki mercan kolonilerini ekibiyle birlikte düzenli olarak inceleyen İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, son duruma ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Mercanların tüm yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirmek için gövdelerinde ağız benzeri bir yapılarının bulunduğunu ve bunların üzerinin müsilajla kaplandığında adeta boğularak yaşamlarını yitirdiklerini belirten Eryalçın, “Maalesef bir kabus geri döndü, müsilajı tekrar yaşıyoruz. Henüz yüzeyde belki 2021’deki kadar belirgin değil fakat su kolonunda o dönemdekine benzer şekilde büyük parçalar halinde müsilaj var.” dedi.
Eryalçın, müsilajın aylar boyunca su altında kalarak dibe inmediğini, şimdi ise dipte de çok net görülmeye ve mercan dallarına takılmaya başladığını kaydetti.
Marmara Denizi’nde Akdeniz suyunun başladığı derinlik olan 20 metrelerden itibaren mercanların görüldüğü bilgisini veren Eryalçın, “Büyük mercan toplulukları ağırlıklı olarak denizin 30-40 metre arasındaki derinliklerindedir. Bu yılın başlarında müsilaj daha ziyade 5 metrelerde yoğunlaşıp 15-20 metrelere kadar olan katmanda çok yoğun bir şekilde vardı, 30’lara doğru seyreliyordu. Şu anda maalesef dipte de yoğun şekilde görülmeye başladı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Vücudunun yüzde 50’sinden fazlasını etkilerse tam ölüme yol açabilir”
Eryalçın, Prens Adaları ile denizin güneyindeki Marmara ve Avşa adalarındaki izleme çalışmaları sırasında mercanların dallarına müsilaj parçalarının takıldığını gözlemlediklerini aktardı.
Mercanların yaşamlarını etkileyecek bu durumu takip ettiklerini anlatan Eryalçın, “Henüz sayısal bir verimiz yok. Marmara’nın güneyinde artık mercan dallarında müsilaj parçaları olduğu hatta uç kısımlarından ufak ufak nekrotik bozulmalar başladığı görülüyor. Prens Adaları’ndaki en son dalışımızda iki hassas türün dallarında da tespit ettik.” diye konuştu.
Nekrotik bozulmanın hayvanın canlı dokusunda başlayıp bir çeşit hastalık gibi doku kaybına yol açtığının altını çizen Eryalçın, mercanlarda bu bozulmanın sadece bir bölümün ölmesine neden olabildiğini, vücudunun yüzde 50’sinden fazlasını etkilemesi halinde ise tam ölüme yol açabileceğini vurguladı.
2021 yılındaki müsilajda mercanlarda çok yüksek oranlarda ölümler tespit edildiğini hatırlatan Eryalçın, “Dilerim bu kez aynı sonuca varmadan müsilaj bir an evvel ortadan kaybolur. Şu aşamada artık fazla yapabileceğimiz bir şey yok. Ama bu şekilde periyodik olarak yıllar içinde sürekli bu müsilajları görmeye başlarsak zaten yakında herhalde ölü bir canlılığın kalmadığı bir deniz olacak. Bu konuda endişeliyiz.” ifadelerini kullandı.
“Marmara’ya hiçbir şekilde arıtılmamış su girmemesi lazım”
Marmara Denizi’ndeki mercan popülasyonu içinde en yaşlı bireyler olarak tabir edilen 40 santimetre üzerindeki kolonilerin, önceki müsilaj döneminin ardından neredeyse kalmadığını bildiren Eryalçın, bu kolonilerin yok olmasının ardından türün iyileşmeye çalıştığını, küçük birey sayısında artış görüldüğünü ancak yapının hassas olduğunu ve müsilaj gibi tehditler karşısında popülasyonun iyileşmesinin tehlikeye düştüğünü dile getirdi.
Eryalçın, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kimseyi bir ümitsizliğe sürüklemek istemem. Marmara Denizi, çok hızlı cevap veren bir deniz. Her yeri olmasa da sonuçta dinamiği yüksek bir deniz. Biz biraz çabalarsak bunun karşılığını mutlaka görürüz. Eylem planındaki maddelerin çok samimi şekilde ve ivedilikle uygulanması gerekir. Marmara’ya hiçbir şekilde arıtılmamış su girmemesi lazım. Biz bunu sağladığımız noktada mutlaka bunun bir karşılığını alırız diye düşünüyorum.”