Marmara Denizi’nde ikinci deniz salyası (müsilaj) atağı etkisini artırırken, bilim insanları Marmara Denizi etrafındaki kentlerde organik atıkların komposta dönüştürülmesiyle denizdeki kirlilik yükünün ciddi ölçüde azaltabileceğine dile getirilen bir çalışma yayınlayarak acilen etkili bir atık yönetim sistemine tam kapasiteyle geçilmesini istedi.
Özer Akdemir’in Evrensel’de yer alan haberine göre, havaların ısınmasıyla Marmara Denizi’nde yüzeye çıkan ve görünür hale gelen müsilajla ilgili üç bilim insanının imzasıyla yayımlanan çalışmada denizin etrafındaki kent atıklarının doğru yönetilmesinin sorunun çözümüne etki edeceğine işaret edildi. Marmara Denizi etrafındaki kent atıklarının komposta dönüştürülmesiyle denizdeki kirlilik yükünün ciddi ölçüde azaltabileceğine dile getirilen çalışmada bunun için etkili bir atık yönetim sistemine acilen ve tam kapasiteyle geçilmesi istendi.
Atıklar analiz edildi
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim üyeleri Prof. Dr. Mustafa Sarı ve Doç. Dr. Levent Bilgili ile Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Afşin Yusuf Çetinkaya tarafından yapılan çalışmada Marmara Denizi çevresinde bulunan dokuz belediyenin atıklarının, olumsuz çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için yönetilmesi gerektiği analiz edildi. İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Kütahya ve Kırklareli belediyelerinin atıklarını analiz eden ve çevre üzerindeki etkilerini hesaplayan çalışmaya göre, belediye atıklarının büyük kısmını (yüzde 67.5) organik atıklar oluşturuyor.
Depolamadan vazgeçilmeli
Evsel ve sanayi kaynaklı organik atıkların 2007-2008 yıllarından bu yana dönem dönem Marmara Denizi’nde felaket boyutunda görülen müsilajın en önemli sebepleri arasında olduğuna dikkat çekilen çalışmada “Marmara Denizi’nde müsilaj ile mücadele edebilmek için ‘üçlü tetikleyici’ olarak anılan; deniz yüzey sıcaklıklarındaki anomaliler, deniz şartlarındaki durağanlık ve denizin kirlilik yükü şartlarından en az birinin devre dışı kalması gerekiyor” ifadelerine yer verildi. Küresel iklim değişikliği ile ilişkili olan deniz yüzeyi sıcaklıklarındaki artışı kontrol etmenin, ülkemizin tek başına yapabileceği bir iyileştirme olmadığının altının çizilerek “Deniz şartlarındaki durağanlık da Marmara Denizi’nin orijinal yapısı ile alakalı ve değiştirilmesi mümkün değil. Dolayısıyla, tetikleyici parametreler arasından yalnızca denizin kirlilik yükünü kontrol etmemiz, yani azot ve fosfor miktarını azaltmamız mümkün” denildi. Atıkların depolanmasının müsilaj oluşumunda belirleyici rol oynadığına işaret edilerek “Depolanan atıklardan ortaya çıkan kirletici sızıntılar müsilaj yaratan algleri besleyerek müsilaj oluşumunu tetikliyor” ifadelerine yer verilerek atıkların depolanması yerine komposta dönüştürüldüğü bir atık yönetim sistemine geçilmesi önerildi.
‘Atıklar iyi yönetilmeli’
Marmara Denizi çevresinde yaklaşık 25 milyon insanın yaşadığı ve Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet sunan endüstrinin de bu denizin etrafında kümelendiğine dikkat çekilerek çalışmanın sonuçları açıklandı: “Organik atıkların tamamının komposta, geri dönüştürülebilir bütün atıkların da geri dönüştürüldüğü ya da yakıldığı bir senaryoda, denizin kirlilik yükünün kısa, orta ve uzun vadede azalacağı görülüyor. Organik atıkların komposto dönüştürülmesinin; cam, kağıt, metal ve plastiklerin ise geri dönüştürülmesinin olumlu etkileri, açıkça görülüyor. Bu uygulamaların en çarpıcı sonuçları ise kısa vadede müsilaj oluşumunun engellenmesinde gözlenebilir. Atıkların komposta dönüştürüldüğü ve geri dönüştürüldüğü senaryonun bir an önce göz önünde bulundurulması gerekiyor. Müsilaj engellenmek isteniyorsa, temel nedenlerinden biri olan atıkların iyi yönetilmesi kritik önemde.”