Anka’da yer alan habere göre; Kuzey Ormanları Sözcüsü (KOS) Esmanur Çağlak, İstanbul’un Sultangazi ilçesi Cebeci köyünde günlerdir maden şirketince köylülerin evlerinin yıkıldığı ve tarihi çam ormanlarının katledildiğini belirterek, “Köylerimiz taş ocağı şirketlerinin yağması altında. Burada yaşanan sadece bir maden ocağı yağması değil, aynı zamanda mahallenin doğal ve kültürel varlığını doğrudan ortadan kaldırılmasıdır” dedi.
Sultangazi’ye bağlı Cebeci köyünde taş ocaklarının faaliyetlerine bölge halkının tepkisi sürüyor.
“Köylülerin yaşam haklarını doğrudan gasp eden şirketin usulsüzlüklerine karşı Sultangazi Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görevini yapması gerekir”
KOS Sözcüsü Avukat Esmanur Çağlak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Sultangazi Tarihi Cebeci köyünde Kuzey Madencilik ve Ulusal Madencilik aracılığıyla günlerdir köylülerin evleri yıkılıyor, tarihi çam ormanları katlediliyor. Burada yaşanan sadece bir maden ocağı yağması değil, aynı zamanda mahallenin doğal ve kültürel varlığını doğrudan ortadan kaldırılmasıdır. Tarihi Cebeci köyü uzun yıllar önce yöreye yerleşmiş Selanik muhacirlerinin yaşadığı, Kırkçeşmeler su hattının geçtiği, hemen yanında Alibeyköy Barajı’nın yeraltı su kaynaklarıyla besleyen kadim bir orman varlığının yer aldığı bir köyümüz. Maden ocağı her gün yasal prosedürlere dahi uymadan köylülerin yaşam alanlarına, evlerinin duvarlarına kadar ocağın sınırını çekip, bölgede bulunan orman varlığını yok ediyor. Maden ocağı şirketi köylülere yaşayacak bir alan bırakmayarak aslında fiili olarak da köyden gidin demek istiyor. Köylülerin barınma hakkının ve yaşam haklarını doğrudan gasp eden şirketin usulsüzlüklerine karşı Sultangazi Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görevini yapması gerekir.
Cebeci köyündeki orman kıyımı tekil bir vaka değil, İstanbul’un Kuzey Ormanları içerisindeki köylerimiz ağır maden ocağı ve taş ocağı tehdidi altında. Genel bir iktidar politikası olarak ilerleyen bu süreç seçim sonrası İstanbul’un kuzey ormanlarına ve kırsalına büyük bir hızla yağmalaması küresel şirketlerle birlikte kuzeyin bir bütün olarak maden enerji ve inşaat yağmasına açılmasıdır. Kuzey ormanları ve kırsalının savunulması bugün artık hiç olmadığı kadar acil ve tarihi bir gündem olarak karşımızda.”