Tuğçe Çelik’in Birgün’de yer alan haberine göre; Müsilaj son haftalarda Marmara Denizi’nde tekrar yüzeye çıkmaya başladı. İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı Kınalıada, Bursa’nın Mudanya ilçesi ve İzmit Körfezi’nde yüzeyde yoğunlaşan ‘deniz salyası’ olarak da bilinen müsilaj yurttaşları tedirgin ederken, uzmanlar Marmara Denizi’nin rehabilite edilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor.
Çevre Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından daha önce ‘Marmara Denizi Eylem Planı’ ve ‘2021-2024 Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı’ hazırlansa da 5 ila 25 metre arasında olduğu belirlenen müsilaja çare bulunamadı.
Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat, yıllardır Marmara Denizi’nde dalış yapıyor, müsilaj tehlikesini yakından gözlemliyor. BirGün’e konuşan Akpolat, “Marmara Denizi’ni kurtarmak, sadece bir çevre meselesi değil; ekonomimizi, sağlığımızı ve gelecek nesilleri koruma meselesidir. Marmara için el ele vermek zorundayız. Marmara etrafında 7 şehir ve 25 milyondan fazla insan yaşıyor. Marmara Denizi direniyor ancak ne zamana kadar? Marmara’nın rahat bırakılması gerek” dedi.
Marmara’da müsilaj sorununu neden yaşıyoruz?
Müsilajın 2007 yılında ilk defa çıkmasıyla birlikte 2021’de Bandırma 17 Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı ve İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Eda Topçu Eryalçın ile dalışlara başladık. Marmara Denizi, ülkemizin en önemli iç denizlerinden biri; ancak yıllardır yoğun insan baskısı altında. Sorunun temel nedeni, bu bölgedeki yoğun nüfus ve sanayileşme. Marmara’ya kıyısı olan şehirler, evsel ve sanayi atıklarının büyük kısmını yıllar boyunca arıtmadan denize bıraktı. Bu atıkların çoğu biyolojik veya kimyasal olarak temizlenmeden Marmara’ya karışıyor. Bu durum, denizdeki azot ve fosfor gibi besin maddelerinin birikmesine neden oluyor.
Küresel ısınma nedeniyle Marmara Denizi’nin su sıcaklıkları da yükseldi. Marmara, küçük ve durağan bir deniz olduğu için bu sıcaklık artışları ve atık birikimiyle birlikte fitoplankton patlamaları daha sık görülmeye başladı. Bu da müsilaj dediğimiz yapışkan maddeyi oluşturuyor. Müsilaj denizin kendini savunma mekanizması, ama aynı zamanda ekosistemin bozulduğunun ve denizin sağlığının ciddi bir tehdit altında olduğunun açık bir göstergesi.

EKOSİSTEM BOZULUYOR
Son haftalarda yüzeyde biriken yoğun müsilaj neyin göstergesi?
Müsilajın yüzeye çıkması, deniz ekosisteminin alarm verdiğini, deniz tabanında ve yüzeyinde ciddi bir oksijen yetersizliği yaşandığını gösterir. Müsilaj, deniz yüzeyini kaplayarak oksijenin suya karışmasını engeller ve dip sularında oksijen tükenmesine yol açar. Bu durum, deniz canlılarının yaşam alanlarını yok eder. Bu olay, çevremizi ve doğal kaynaklarımızı uzun yıllardır yanlış kullanmamızın bir sonucu. Marmara Denizi’ndeki bu durum, bize şu mesajı veriyor: ‘Doğayı daha fazla kirletirseniz, size bunun sonucunu ağır şekilde geri döndüreceğim.’ Denizlerimiz, doğal dengesini yeniden sağlamak için artık tolerans gösteremiyor.
Marmara Denizi kıyılarının günden güne betonlaştırılması neticesinde denizken havuza dönüşen bir yapı söz konusu. Deniz normal şartlarda içinde barındırdığı atık materyalleri kıyılarındaki kayalıklara veya sahillere vurarak kendi kendini temizlerken; betonlaşma neticesindeki bu havuz yapısı nedeniyle bu işlemi yapamıyor. Bu da tüm kirliliğin Marmara Denizi içerisinde kalmasına neden oluyor.
Yerel yönetimlerle ilgili kurumların sorumlulukları nelerdir?
Yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların en temel sorumluluğu, Marmara Denizi’ni korumak ve gelecek nesillere sağlıklı bir ekosistem bırakmak için kapsamlı ve sürdürülebilir adımlar atmaktır. Marmara’ya dökülen atıkların ileri biyolojik arıtma tesislerinde tam olarak temizlenmesi, sanayi ve evsel kirliliğin sıkı denetimlerle engellenmesi ve kaçak deşarjların önüne geçilmesi kritik öneme sahiptir. Ayrıca, müsilajın temizlenmesi için düzenli yüzey ve dip temizliği yapılmalı, deniz ekosistemini onarmak için yapay resifler, oksijenlendirme projeleri ve koruma alanları gibi restorasyon çalışmaları yürütülmelidir. Marmara Denizi’ne kıyısı olan veya dolaylı yoldan bağlantısı bulunan tüm şehirlerin bu çalışmalara dahil olması şarttır.
BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ GEREKİYOR
Akpolat, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göreve geldiği 2019’da ileri biyolojik ve biyolojik arıtma oranı yüzde 37,99 iken, 2024 yılı itibariyle bu oran yüzde 56,82’ye çıktı” dedi. Akpolat şöyle konuştu: “İleri biyolojik su arıtma tesisleri sayesinde 2024’te toplam 212 bin 700 ton karbonun, 17 bin 800 ton azotun, 2 bin 500 ton fosforun Marmara Denizi’ne girişi önlendi. Ancak, Marmara’nın kurtuluşu için bölgesel iş birliği ve merkezi hükümet desteği hayati önem taşıyor.”
BİYOÇEŞİTLİLİĞİN DE DÜŞMANI
Müsilaj, denizdki bitkisel organizmaların çevresel faktörlerin tetiklemesiyle aşırı çoğalmasının bir sonucu olarak deniz suyuna salgıleadıkları yapışkan bir organik maddedir. İklim değişikliğinin etkisi, evsel ve sanayi atıkların denize verilmesi, deniz suyundaki durağanlık veya azot-fosfor bolluğu gibi sebeplerle oluşur. Müsilajın etkileri şöyle sıranabilir:
• Balık popülasyonu azalır, balıkçılık sektöründe ekonomik kayıplar yaşanır.
• Deniz yüzeyindeki koku ve müsilaj su sporlarını, yüzmeyi imkânsız kılar.
• Denizde biriken toksik maddeler, deniz ürünlerinin tüketimi yoluyla insan sağlığını tehdit eder.
• Denizde oksijenin azalması, dipte yaşayan canlılar için ölüm anlamına gelir. Özellikle mercanlar geri dönüşü olmayan zararlar görür.
• Dipteki küçük canlılar yok olunca, daha büyük türler de zarar görür. Bu zincirleme etkiler, deniz ekosistemini tamamen bozar.
DENİZ ÖLÜM ÇIĞLIĞI ATIYOR
Bursa’nın Mudanya ilçesinde denizde yoğun müsilaj görüldü. Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Efsun Dindar “Marmara Denizi ölüm çığlığı atıyor. Müsilajın örümcek ağı gibi denizin dibini sardığını ve canlıların bu yapıya takılarak oksijen alamayacak boyuta geldiğini görüyoruz. Bu doğal bir süreç değil, insan faaliyeti sonucunda oluşuyor” dedi.